Osman Gazi, sadece Osmanlı Devleti'nin kurucusu değil, aynı zamanda Türk tarihinin en önemli figürlerinden biridir. Onun liderliğiyle başlayan bu büyük yürüyüş, yaklaşık altı yüzyıl boyunca üç kıtada hüküm sürecek bir cihan imparatorluğuna dönüşmüştür. Osman Gazi, sadece askeri zaferleriyle değil, adalete verdiği önem, halkla olan ilişkileri ve siyasi zekâsıyla da öne çıkmıştır.
Osman Gazi, Oğuz Türkleri’nin Bozok koluna mensup Kayı boyundandır. Babası Ertuğrul Gazi, Anadolu Selçuklu Sultanı tarafından Batı Anadolu’ya uç beyi olarak gönderilmiş ve Söğüt ile Domaniç civarına yerleştirilmişti. Osman, bu bölgede doğmuş ve Türkmen geleneklerine bağlı olarak yetişmiştir. Annesi Halime Hatun’dur. Osman Gazi, Mal Hatun ile evlenmiştir. Bu evlilikten Orhan Gazi doğmuştur. Orhan, Osman Gazi'nin vefatından sonra tahta geçmiş ve Osmanlı’yı bir beylikten güçlü bir devlete dönüştüren isim olmuştur.
Osman Gazi, Bizans sınırlarında yaşayan bir uç beyi olarak, Bizans’a karşı gazâ (kutsal savaş) anlayışıyla seferler düzenlemeye başladı. Bu dönemde, İslam’ı yaymak ve Türkleri birleştirmek gibi idealleri benimseyerek birçok küçük kaleyi fethetti. 1299 yılında bağımsızlığını ilan ederek Osmanlı Beyliği’ni kurdu. Bu tarih, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yılı olarak kabul edilir.
yüzyılın sonlarına gelindiğinde Anadolu, siyasi karışıklıklar içerisindeydi. Anadolu Selçuklu Devleti, Moğol baskısı nedeniyle gücünü kaybetmişti. Moğolların gölgesinde zayıflayan Selçuklu otoritesinden doğan boşluk, yeni güçlerin ortaya çıkmasına neden olmuştu. İşte bu karışıklık döneminde Osman Gazi, hem siyasi zeka hem de askeri başarılarla dikkat çekerek kendi beylik yapısını oluşturdu.
1299 yılı, Osman Gazi’nin Anadolu Selçuklu Sultanı’ndan aldığı yetkiyle kendi sancağını açtığı, hutbe okutmaya ve para bastırmaya başladığı yıldır. Bu adımlar, bir devletin bağımsızlık sembolleri olduğu için tarihçiler tarafından Osmanlı Devleti'nin kuruluş yılı olarak kabul edilir. Osman Gazi’nin yönettiği beylik, küçük olmasına rağmen stratejik olarak önemli bir konumdaydı. Bizans sınırına yakınlığı, ona gazâ hareketleri için uygun fırsatlar sunuyordu. Osman Gazi, bu avantajı iyi değerlendirmiştir.
Osman Gazi'nin liderliği sadece siyasi değil, aynı zamanda manevi bir temele de dayanır. Şeyh Edebali’nin himayesinde bulunan Osman Gazi, bir gece onun evinde misafir olmuş ve meşhur rüyasını görmüştür. Bu rüyada, göğsünden çıkan bir ay, Edebali’nin göğsüne girip bir çınar ağacı olarak yeryüzüne yükselir. Rüya, Osmanlı’nın uzun ömürlü ve adaletli bir devlet olacağının işareti olarak yorumlanmıştır. Bu olaydan sonra Edebali'nin kızı Mal Hatun ile evlenmesi, Osman Gazi'nin dini liderlikle olan bağını da güçlendirmiştir. Böylece hem halkın hem de dervişlerin desteğini arkasına almıştır.
Osman Gazi, özellikle Bizans'a ait kaleleri hedef almış, bu fetihleriyle hem nüfuz alanını genişletmiş hem de ekonomik ve stratejik avantajlar elde etmiştir. Karacahisar, Bilecik, Yenişehir ve İnegöl gibi önemli yerler onun zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osman Gazi’nin savaş taktikleri ve kuşatma stratejileri, ileride Osmanlı askerî geleneğinin temelini oluşturmuştur. Aynı zamanda fethettiği yerlerde halka zarar verilmemesi, onların dinî inançlarına dokunulmaması gibi ilkeleriyle gönülleri kazanmıştır.
Osman Gazi'nin en belirgin özelliklerinden biri, adalet duygusudur. Yönetiminde danışma meclislerine, ahilik teşkilatına ve dini önderlerin görüşlerine önem verirdi. Emirleri keyfî değil, toplumun ihtiyaçlarına ve hakkaniyet ölçülerine uygun olurdu. Bu sayede sadece savaşçı olarak değil, adil bir yönetici olarak da halkın gönlünde yer edinmiştir.
1326 yılında ağır bir hastalığa yakalanan Osman Gazi, ömrünün son günlerinde devletin idaresini oğlu Orhan Gazi’ye devretmiştir. En büyük arzusu Bursa’nın fethiydi. Bu fetih, onun ölümünden kısa süre sonra gerçekleşmiş ve vasiyeti üzerine Bursa’da, Tophane’de kendisine türbe inşa edilmiştir.
Osman Gazi’nin en büyük mirası, kurduğu Osmanlı Devleti’dir. Oğulları ve torunları, onun bıraktığı mirası büyüterek bir dünya imparatorluğu hâline getirmiştir. Osman Gazi, sadece bir beylik lideri değil, aynı zamanda bir medeniyetin kurucusu olmuştur. Onun adını taşıyan Osmanlı Devleti, Balkanlar’dan Arap Yarımadası’na, Kuzey Afrika’dan Orta Avrupa’ya kadar geniş bir coğrafyada hüküm sürmüştür. Osman Gazi’nin attığı bu ilk adım, tarihin akışını değiştiren bir başlangıç olmuştur.
Osman Gazi, tarih sahnesine adım attığında elinde büyük bir ordu, zenginlik ya da siyasi destek yoktu. Ancak kararlılığı, inancı, adaleti ve vizyonu sayesinde sadece bir beylik değil, bir imparatorluğun temelini attı. O, hem Türk milletinin hem de dünya tarihinin en etkili liderlerinden biri olarak daima hatırlanacaktır.
AnaSayfa